8. SINIF KLASİK DENEME SINAVIOnline version
Karşınıza çıkan paragrafların hangi metin türünden alındığını yazınız.
1
Öğrenimden kazancımız daha iyi ve daha akıllı olmaktır. Epiharmus der ki “İnsan düşünce ile görür ve duyar; her şeyden faydalanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir; geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır.”
2
Varlıklar içerisinde düşünebilen ve düşündüğü şeyleri konuşma seslerine, sonra da sembollere dönüştürebilen tek canlı insanoğludur. Onu diğer tüm canlılardan ayıran bu özelliği; insanoğlunun duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini başkalarına aktarma gereksiniminden doğan; yaşamını daha düzenli ve sağlıklı sürdürebilmesini sağlayan, doğum öncesinden başlayıp ömrün sonuna kadar devam eden ve en önemli işlevi insanın kendisini çevresindekilere ifade etmesi olan iletişim kavramını ortaya çıkarmıştır.
3
İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en temel özelliğinin konuşma becerisine sahip olması, insanın konuşan canlı olarak tanımlanmasında karşımıza çıkan en önemli nedendir Sözlü iletişim yani konuşma, birey ve toplum hayatı açısından hayati bir öneme sahiptir.
4
Yıllar, yüzyıllar önce bugünkü Ordu ilinin olduğu yerde hiçbir ev yokmuş. Buralar yerleşim yeri olarak kullanılmamaktaymış. Sadece bugün Bucak Mahallesi denilen yerde küçük bir köy varmış ve halk buraya “Bucak” diyormuş. Bunun dışında bir de denizden daha iç kesimde bulunan ve buralara göre daha hareketli olan Bayramlı kasabası diye bir yer varmış. Bu kasabada pazarlar kurulduğu için de halk buraya Eskipazar diyormuş. Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında baş gösteren otoriteye karşı gelme ve eşkıyalık işleri zamanla buralarda da kol gezmeye başlamış. Aynı zamanda bu eşkıyalar bulundukları yerlerdeki zorba derebeyleri ile de işbirliği içindeymişler. Halk bunların yaptığı zorbalıklardan gittikçe usanmış ve sonunda bir bir bulundukları yerlerden daha aşağılara inmeye, göç etmeye başlamışlar. Sonunda halkın bu sıkıntıları yöneticilerin kulağına kadar gitmiş. Osmanlı Devleti buraya en yakın yerden bir ordu göndermiş. Gelen ordunun başındaki Osman Paşa bugünkü Bucak Mahallesi’nin olduğu yere otağını kurmuş. Halk kendisine yardıma gelen bu askerlere yaptıkları sütü, yoğurdu, ayranı götürürken nereye gidip nereden geldikleri kendilerine sorulduğunda “Ordu’ya gidiyorum.” veya “Ordu’dan geliyorum.” dermiş. Böylelikle buranın adı Ordu olarak kalmış. Halk da zamanla buraları kendilerine yeni yerleşim yeri olarak benimsemiş ve böylelikle şehir kurulmuş.
5
Vaktiyle düşmanlar Kırgız Türklerine saldırmışlar, tamamını kılıçtan geçirmişler ve çekip gitmişler. Ancak ormanda bulunan bir kız ve bir erkek çocuk bu katliamdan kurtulmuş. Çocuklar köye döndüklerinde düşmanların reisi, bu iki çocuğu fark edip öldürmesi için yaşlı bir kadına teslim etmiş. Yaşlı kadın da bu çocukları götürmüş, bir uçurumdan tam atacağı sırada arkadan bir maral yani geyik: “Bırak onları kadın!” diye seslenmiş. Yaşlı kadın bir geyiğin konuşmasına çok şaşırmış. Geyik: “onları bana ver, memem süt dolu, onlar benim çocuğum olsun” demiş. Geyik, çocukları alıp Issık Göl civarına götürmüş ve orada çocukları büyütmüş. Zamanla Kırgız Türkleri bunlardan üreyip çoğalmışlar. Böylece Kırgız Türkleri, Maral Anayı soylarının yeniden diriltilmesini ve çoğalmasını sağlayan saygıdeğer bir ata olarak hatırlamışlar.
6
Sizin için günün en iyi saati hangi saattir hiç düşündünüz mü? Şair tabiatlı olanlar akşam saatlerini severler. Güneşin batışı insana tuhaf bir hüzün verir. ..Yemek düşkünleri de öğle saatlerini… Yaş ilerledikçe insanlar sabah saatlerini sever olurlar…Sizin için en iyi saat hangisidir? Buradan bir şey söyleyemem ama bana sorarsanız, saatlerin en iyisi…..şu ne zaman geldiği pek de bilinmeyen, adına “Eşref Saat” dediğimiz saattir. Eşref saat gündelik hayatımızda işlerimizin en iyi gittiği, kararlarımızın en isabetli olduğu, hükümlerimizde asla yanılmadığımız saattir….. Yalnız sizin, teker teker insanlann hayatında değil, milletlerin hayatında da eşref saatler vardır. O saatler gelmeye görsün, milletler esaretten kurtulurlar; o saatler gelip çatınca ordular harikalar yaratırlar… Milletlerin eşref saatlerini büyük dâhiler keşfeder… Her iyi şey eşref saatte olur. Biraz sabır göstermek, biraz dikkatli davranmak, insanların bam teline dokunmamaya çalışmak, evinizde (işinizde) eşref saati sık sık çaldırmak için yeterlidir.
7
Birilerini yaraladığınızda, öç aldığınızda rahatlamazsınız; öfkeyle dolarsınız. Bir iyilik yaptığınızda huzuru, mutluluğu suya atılan taşın etrafındaki dalgalar gibi yayılır. İyilikten kastettiğim akrabanıza, annenize, babanıza yaptığınız iyilikler değil. Hiç tanımadığınız, belki de bir daha hiç görmeyeceğiniz, sizi hiç tanımayan birilerine yaptığınız iyilikler; sizi daha iyi bir insan yapar, var olma nedenini hissettirir. En önemlisi kendinizi daha mutlu hissedersiniz, yani asıl iyiliği kendinize yaparsınız.
8
Adamın biri sabaha karşı okyanus sahilinde, güneşin doğuşunun keyfini çıkarmak için sahile inmiş. Uzakta sahilde birini görür. Biraz yaklaştığında sahile vuran deniz yıldızlarını okyanusa atan bir çocuk olduğunu fark eder. Çocuğa yaklaşarak sorar: -Deniz yıldızlarını neden okyanusa atıyorsun? Çocuk der ki: – Güneş yükseldi mi, sular çekiliyor. Onları suya atmazsam susuzluktan ölecekler. Adam devam eder: – Sahil kilometrelerce uzanıyor ve binlerce deniz yıldızı var, hangi birini atacaksın. Ne fark edecek ki? Çocuk, adamı dinledikten sonra bir deniz yıldınızı daha okyanusa atar ve cevap verir: – Bu deniz yıldızı için fark etti. Adam, çocuğun yalnızca okyanus manzarasının keyfini çıkarmaya gelmeyip bir fark yaratmak istediğini anlar ve ona katılarak bütün sabahı okyanusa deniz yıldızı atarak geçirir. Hayat Akarken, başkalarının ve de sevdiklerinizin hayatında bir fark yaratmak için ne yapabilirsiniz.
9
Arkadaşları ile devamlı kavga eden sorunlu bir genç varmış. Babası bir gün ona ders vermek istemiş. Ona çivilerle dolu bir torba ve boş bir tahta vermiş. Oğluna: – Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahtaya bir çivi çakacaksın. Genç, arkadaşları ile yine kavga etmiş ve birinci günde tahta perdeye 30 çivi çakmış. Sonraki zamanlarda arkadaşları ile iyi geçinmeye çalışmış ve her geçen gün daha az çivi çakmış. Bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babası onu yeniden tahtanın önüne götürmüş ve demiş ki: – Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi sökeceksin. Günler sonra bir gün gelmiş ki tahtada ki her çivi çıkarılmış. Babası oğluna: – Aferin, arkadaşlarınla iyi geçiniyorsun. Bütün çivileri tahtadan söktün ama tahtada artık çok delik var. Eskisi gibi olmayacak. Her delik arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman söylediğin kötü sözlerdir. Arkadaşların seni affetse de izleri hep kalacak ve bu delikler kapanmayacak. Arkadaşlarına değer vermelisin. Unutma ki her zaman onların yardımına, dostluğuna ihtiyacın olacak. Hayat Akarken, arkadaşlarınızın, dostlarınızın, sevdiklerinizin kalbini incitirseniz, kendinizi sonrasında affettirseniz de kalplerinin bir köşesinde hep bir sızı kalacaktır.
|